Tarım ve Hayvancılık
Karaburun Yarımadası’nda arazinin büyük bölümü dağlık alanlardan oluştuğu için, tarım yapılacak yerler oldukça kısıtlıdır. Bu alanlarda yarımadanın çok özel iklim koşullarıyla üretilen hurma zeytin, zeytinyağı, enginar, mandalin, üzüm gibi ürünler Karaburun’un adının ülke genelinde duyulmasını sağlıyor.
İzmir’in Konak Meydanı ile Havra Sokağı gibi canlı köşeleri, hastane önleri, vapur iskeleleri, tren istasyonları gibi yerleri ile İstanbul’da Eminönü’nde, Karaköy’de demet demet satılan ve kokusu metrelerce alana yayılan nergis ve sümbüller yarımadada yetiştirilmektedir. Yaklaşık 1500 dekar alanda yıllardan bu yana üretilen mevsim çiçekleri, denizin ve tertemiz bakir doğanın kokularını taşırlar.
Avrupa Birliği’nin desteklediği projelerden yararlanılarak özellikle yamaç dağcılığının geliştirilmesi için ilçede girişimler sürdürülüyor. Zeytincilik, eski görkemli günleri kadar olmasa da bugün yine yarımada ekonomisi için önem taşıyor.
Karaburun’da 1930’lu yıllarda başladığı söylenen arıcılık da önemli gelir kaynaklarından biri. Özel aroması nedeniyle çok beğenilen Karaburun balı, değerini bilenler tarafından köylere kadar gidilerek yerinde satın alınıyor.
Ayrıca yarımada genelinde organik tarım bilinci de hızla geliştiriliyor. Halkın bir bölümünün uğraşı da küçükbaş hayvancılık. Karaburun Belediyesi Mandıra İşletmesi kurularak, peynir satış noktaları oluşturuldu. Önümüzdeki günlerde de İzmir Merkez’de bu mandıranın ürünlerinin satışı yapılacaktır. Süt ürünleri arasında Karaburun’a özgün kopanisti peyniri, kelle peyniri, keçi peyniri, deri tulum peyniri ve söndürme (Höşmerim) yer alıyor.
Karaburun, geçmiş yıllarda bağları ve zeytinlikleri ile tanınan bir yöre iken, göçlerle birlikte bağlarının önemli bir bölümünü kaybetmiş, zeytinlikler de bakımsız kaldığı için verimleri düşmüştür. Yakın zamana kadar çekirdeksiz Sultaniye ve Razaki üzümler frigorifik kamyonlarla yurt dışına gönderilmekteydi. Ayrıca en kaliteli şaraplık üzümler Karaburun ve köylerinde yetişmekteydi. Rumlar’ın yaşadığı yıllarda yaygın olan ve 35-40 yıl öncesine kadar devam eden bağcılık, Karaburun’un en önemli gelir kaynaklarından biriydi. Eski yıllarda Karaburun’da üretilen ve Sultaniye Karaburuni olarak adlandırılan üzümler, Osmanlı Devlet Sarayı’nda bile aranan çok kaliteli üzümlerdi.
Balıkçılık da yarımadanın en önemli geçim kaynakları arasında. Ülke sularında yaşayan bütün canlı türlerinin bulunduğu Karaburun sahillerinde yılda 250 ton balık avlanıyor. Açık denizden gelen mercanlar, barbunlar, çipuralar ve bölgenin “Topan” kefalleri her yıl kıyı balıkçıları tarafından yakalanır, tezgahlarda yerlerini alırlar.